Akköy'de Bağlar ve şarapçılık
Tarihçe bölümünde de belirtildiği gibi öncelikli olarak buralara mübadele sonrası gelenler tütüncülüğü çok iyi bilen insanlarmış ve tütüne iyi fiyat verildiğinden bağcılık fazla önem kazanamamış.
Eski bağların zamanla köklenip; tütün yeri olarak kullanımının üstünden yıllar geçti ve köyde fazla bağ kalmadıysa da halen bunu bir aile yadigarı olarak sürdüren üç - dört aile dışında yeni bağ ekenler fazla yoktur.
Akköy'de hemen hemen herkes kendi şarabını, pekmezini, sirkesini içerdi. Düğünleri çok seven Akköylüler hakkında eski bir Alman rehber kitap "Akköy düğününde Şarap içilmezse düğün neşesiz geçer, Düğünlerde ve kutlamalarda herkes bir parça Köy şarabından tüketir" şeklinde yazmıştır hatta.
Bilenler, bu Akköy şarabını almak için, hasat mevsiminden önce siparişler verirlerdi.
Akköy'de Şarap yaz gelmeden tüketilir. Yaz sezonu boyunca bağlarından kestikleri üzümlerle tütün zamanı harçlıklarını çıkaran köylüler, yaz sonuna doğru bağ bozumuna hazırlanırlar.
işte bu yüzden sofralık çeşitler ön plandadır.
Tamamen eski teknolojiyle
üretilen şarap yine cam damacanalarda fermante edilir ve dinlendirilirdi.
Son
zamanlarda plastik bidonlar yaygındır. Temizlik açısından malzemeler iyice
yıkanır, kurutulur.
Şıraya su değmemesine dikkat edilir.
Bağbozumu kalabalık insan işidir. Üzümlerin kesilmesi, taşınması, sıkılması pekmez yapılacakların kaynatılması, kış aylarında hoşaf (komposto) çin kurutmalık ve yemelik kurutmalık için ayrılan üzümlerin tasnifi genellikle bu işi en iyi bilen aile büyüklerince yapılır.
Buralara önce Bursa'ya gelmiş
olanlar Akköy'e ikinci göçlerini yaparken Armut fideleri, çubukları getirmişler.
Armut fazla dayanıklı bir ağaç değil, Ahlat ağaçlarına aşılar yapmışlar,
çoğaltmışlar fakat zamanla bu da tükenmiş...
Osmanca ve Sultaniye türü üzümlerin yaygın olduğu bağlarda razaki cinsi, hatun parmağı, Alfons tipi üzümler de vardır.
Osmanca diğer cinslere göre daha geç olgunlaşır. Sultaniye
çekirdeksiz cins yüksek şekerli bir üzümdür ve yaz boyunca pazara gider.
Akköy'de topraklar kireçli, tınlı topraklardır ve sulama imkanı neredeyse
yok denecek kadar azdır.
Bağlar sulanamadığından üzümlerin, incirlerin, kavun gibi diğer meyvelerin çok lezzetli olduğu söylenir.
geçmiş zaman hikayesi
Başta Mavişehir ve diğer sitelerde tahta kasalar içine sardıkları üzüm,
armut, incir gibi meyveleri kapış kapış satmışlar.
Hatta öyle ki; eskilerden bir bağ sahibinin damadı Kayınbabasıyla keletir
(kargı ve hayıttan örme büyük sepet, küfe) dolusu üzümü Altınkum'a indirirken "Baba
maç var galiba, bak millet nasıl sıraya girmiş" deyince kayınbaba
gülümsemiş "hayır bre oğul bak şini nasıl beklerler bizi" demiş.
Yarım saate kalmadan iki keletir üzüm bitivermiş.
Anlatılanlara bakılınca insanları kuyrukta bekletecek kadar lezzetli üzümler
çıkaran bağlar varmış buralarda.
Çilek tarlaları:
Akyeniköy'den Akköy'e çıkarken, "Rasim'in Çeşmesi" olarak bilinen ve suyu çok güzel olan bu kaynağı geçtikten sonra, yokuş başlangıcından başlayan bağların yanı sıra yeni yeni çilek tarlaları göze çarpar. Tütün üretimine gelen kotaya alternatif arayan ileri düşünceli Akköy çiftçisi son yıllarda çilek üretimine başlamıştır ve muvaffak da olmuştur. Yörede erken yetişen çilek türlerinin yanı sıra yıl boyu çilek veren cinsler de vardır.
Çilek tünelleri
Akköy'de çilek üretimini ilk deneyen ve muvaffak olan örnek çiftçilerden Ali Olgun ve ailesine ait Taşburundaki Çilek serasında dur durak bilmeden çalışan Olgun'lar bunu da başarmalarını çok çalışkanlıklarına borçlular şüphesiz.
Upuzun çilek tünelleri sera naylonuyla örtülü. Sıcaklarda tamamen kaldırılan örtüler ve damlama sulama bilinçli çiftçilik işi.
Sweet Çarli bizim en beğendiğimiz çilek cinsi oldu.